MILLIRE TR2024

Yönetim Kurulu Raporu Sayın Pay Sahiplerimiz, Şirketimizin 96’ncı çalışma dönemi olan 2024 yılında elde edilen sonuçları gösteren Bilanço, Gelir Tablosu, Kâr Dağıtım Tablosu, Özsermaye Değişim Tablosu ve Nakit Akış Tablosu, yürürlükteki mevzuat hükümlerine ve T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından öngörülen ilke ve kurallara uygun bir şekilde hazırlanmış olup Sayın Kurulunuzun inceleme ve onayına saygı ile sunulmuş bulunmaktadır. 2024 yılı, bölgesel olarak farklılaşma olsa da dünya genelinde ekonomik toparlanmanın sürdüğü ve 2022 yılından itibaren benimsenen sıkı para politikalarının enflasyonla mücadelede başarıya ulaşmaya başladığı bir dönem olmuştur. Enflasyon oranlarının gelişmiş ülkelerden başlayarak düşüş eğilimine geçmesiyle yılın ikinci yarısında ECB ve Fed’in faiz indirim sürecine yöneldiği izlenmiştir. Üçüncü yılına giren Rusya-Ukrayna savaşının uzatmalı etkileri, Orta Doğu’da genişleme olasılığı bulunan gerilimli ortam, küresel ekonomik görünümü bozan jeopolitik riskler olarak varlığını korumaktadır. Diğer yandan, ABD başta olmak üzere birçok siyasi iradenin yükselişine destek verdiği korumacı politikalar, önümüzdeki dönemde küresel ticaret ve büyüme açısından endişe yaratmaktadır. IMF’nin, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu 2025 yılı Ocak ayı güncellemesinde; 2024 yılında %3,2 oranında tahmin edilen büyüme hızının, 2025 ve 2026’da %3,3 olmasının beklendiğine ve bahsedilen oranın %3,7 seviyesindeki 2000-2019 dönemi ortalamasının altında kaldığına yer verilmiştir. IMF ayrıca, 2024 yılında gelişmiş ekonomiler için %1,7, gelişmekte olan ekonomiler için ise %4,2 oranında büyüme tahmininde bulunurken büyüme hızının her iki ülke grubunda 2025 ve 2026’da aynı seviyelerde seyredeceğini öngörmektedir. Türkiye ekonomisi açısından 2024 yılı, yüksek enflasyon ve buna karşı yürütülen sıkılaştırıcı para politikasının etkileri ekonomik gündemin en önemli maddesi olmayı sürdürmüştür. Uygulanan ekonomi politikalarının sonucunda daralan talebin etkisiyle Türkiye ekonomisinde 2024 yılı ikinci çeyreğinde başlayan yavaşlama, üçüncü çeyrekte de sürmüştür. Yılın ilk dokuz ayında %3,2 büyüme gösteren GSYH’ye harcamalar tarafında özel sektör tüketiminden gelen katkı gerilerken, net dış talebin olumlu yansımaları ise yıl boyunca devam etmiştir. Sıkı para politikasının gecikmeli etkileri ile yılın ikinci yarısında TÜFE gerileme eğilimine girerek yılı %44,4 seviyesinde tamamlamıştır. TCMB, 2024 yılının Mart ayında %50’ye çıkardığı politika faizini Aralık ayına kadar aynı seviyede tutarken, makro ihtiyati çerçevede sadeleşme adımları atmıştır. Talep yönlü baskıların hafiflemesi üzerine enflasyonun düşüş eğilimine girmesiyle yılın son toplantısında politika faizini %47,5’e indiren TCMB, faiz kararlarında veri odaklı ve temkinli bir süreç yürüteceğini belirtmiştir. Makro dengelerdeki iyileşme, döviz kurlarındaki istikrar, kredi notunda yükselme ve ülke risk primindeki düşüş bir taraftan yabancı sermaye girişlerini desteklerken diğer taraftan yurt içi yerleşiklerin Türk Lirası tercihini güçlendirmiştir. Bu doğrultuda, TCMB rezervleri de Nisan ayından başlayarak artış eğilimi sergilemektedir. Dış ticaret açığı, altın ithalatına getirilen kısıtlamalar ve küresel enerji fiyatlarında yaşanan normalleşme ile azalmaya devam ederken, güçlü turizm gelirlerinin de desteğiyle cari açıkta daralma sürmüştür. 2023 yılında %3,5 olarak gerçekleşen cari işlemler açığı/GSYH oranı, 2024 yılında %1’in altında gerçekleşmiştir. 2025 yılında korumacı önlemler ve ticaret kısıtlamalarının etkileri, AB pazarındaki daralmanın sürmesi gibi gelişmeler ülkemiz ihracatına ilişkin belirsizlik yaratan başlıca unsurlardır. Diğer yandan, yakın coğrafyamız başta olmak üzere artan jeopolitik risklerin emtia ve enerji fiyatları ile tedarik zincirleri üzerindeki olası tehditleri belirsizlik alanını genişletmektedir. İklim krizinin olumsuz etkilerinin görülmeye devam ettiği 2024 yılında dünya genelinde katastrofik olaylar kaynaklı küresel ekonomik kayıp tutarı yıllık bazda %7 düşüş göstererek 368 milyar ABD doları düzeyine gerilemiştir. Sigortalı katastrofik hasarların 21. yüzyıl ortalaması olan 94 milyar ABD dolarının oldukça üzerinde gerçekleşmiş ve 100 milyar ABD doları sınırını beş yıl üst üste geride bırakarak 2024 yılında 145 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. Hasarların ağırlıklı olarak tropikal siklon, şiddetli konvektif fırtına ve sel gibi şiddetli hava olaylarından kaynaklandığı 2024 yılında, küresel koruma açığında nispeten bir iyileşme kaydedilse de sigortalılık oranı yetersiz kalmış ve toplam ekonomik kayıp tutarının yalnızca %40’ının sigorta sektörü tarafından üstlenildiği gözlenmiştir. Küresel doğal afet hasarlarında görülen artışa rağmen, geçtiğimiz yıllarda piyasalara hâkim olan ciddi fiyat artışlarının yanı sıra sedanların saklama paylarındaki yukarı yönlü revizyonların olumlu etkisiyle reasürörlerin teknik sonuçları 2024 yılında da iyileşme göstermeye devam etmiştir. Yatırım gelirlerindeki artışın da etkisiyle 2024 yılı Eylül ayı itibarıyla geleneksel ve alternatif reasürans sermayesi toplamı 2023 yılsonu tutarı olan 670 milyar ABD dolarından 715 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir. Türkiye Sigorta Birliği tarafından açıklanan 2024 yılsonu verilerine göre, Türkiye sigortacılık sektörü prim üretimi bir önceki yıla kıyasla nominal %72,5, reel olarak ise %19,5 oranında artışla 838,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Hayat-Dışı branşlar, 2024 yılında sektör priminin %88,1’ini oluşturmuş, 2023 yılına göre %72 oranında nominal büyümeyle 738,5 milyar TL prim üretmiştir. Hayat branşı, %76,2 nominal büyüme göstermiş, 99,9 milyar TL ile toplam prim içindeki payı %11,9 olarak gerçekleşmiştir. Katılım sigortacılığı kapsamında üretilen primler 2023 yılına benzer şekilde 2024 yılında da sektör toplam prim gelirinin yaklaşık %5’ini oluşturmuştur. 80 MİLLÎ REASÜRANS

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NjU0